Sayfalar

29 Haziran 2014 Pazar

Satranç / Stefan Zweig (Yorum)


Orijinal Adı: Chess Story
Sayfa Sayısı: 78
Yazar: Jeaniene Frost
Goodreads Puanı: 4.22
Kitap Temin: Kitap Sihirbazı

Son zamanlarda okuduğun en ilginç kitap diyebilirim. İki birbirinden farklı satranç ustası. Biri üst düzey bir gerizekalı olarak biliniyor. Diğerinin ise adını sanını bilen yok. İkisinin de satrançla tanışma hikayeleri çok farklı ama beni biri daha çok cezbetti. 
İlk başlarda hiç hesapta olmayan hamleler gibi atıla adımlar sonrası kıyası mücadele. Bence herkesin okuması gereken kısa ama çarpıcı bir öykü. Benim de yazarla ilk tanışmam oldu bu kitap ve diğer kitaplarına da merakımı uyandırdı. Siz de bana kalırsa hiç bekletmeden okuyun derim.


                  Alıntılar


''Bir insan kendini ne kadar sınırlarsa, öte yandan sonsuza o kadar yakın olur.'' s/19 
''Tıpkı aşk gibi satranç için de bir eş gereklidir.'' s/23 
''Satrançta kendine karşı oynamak, kendi gölgenin üstünden atlamak gibi bir çelişkidir.'' s/56

Sonsuz Karanlık / Jeaniene Frost (Yorum)


Orijinal Adı: Eternal Kiss Of Darkness
Sayfa Sayısı: 431
Yazar: Jeaniene Frost
Goodreads Puanı: 4.21
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Kitap Temin: Kitap Sihirbazı

Gece Avcısı serisinden bildiğimiz Bones'in atası olan Mencheres'in hikayesiydi bu kitap. Gece Avcısı serisini okurken içten içe acaba Frost Mencheres'i de ayrı bir kitapta yazar mı diye kendime çoğu kez sormuştum. Hatta Kızıl Damla'yı okurken tamam dedim bütün hayalleri yıkıldı Mencheres yok diye isyan etmiştim ama saolsun Frost işinin ehli çıktı.

Çok uzun süreli bir yaşamın ardından artık ölmesi gerektiğini düşünen Mencheres bu işi gulyabanilere yaptırırken hiç olmadık bir anda bir kızın onu kurtarmak istemesiyle planı suya düşer. Mencheres bu kızın aklını kaçırdığını düşünse de kız onu kurtarmaya karalıdır. Tabii Mencheres'i kurtarmak hayatına mal olacakken Mencheres onu kurtarır. Aslında ilk anda Kira Mencheres için çok şey ifade eder. Karşılıksız fedakarlık, çıkarsız bir savunma gibi. Kaldı ki Mencheres bu tür davranışları görmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Hele ki biri toprak kadar yaşlı ise gerisini siz düşünün. Ama Mencheres'in aşık olmaktan önce yapması gereken çok şey vardı ama kim aşka karşı koyabilmiş ki. Hele ki karşısında ki kadın onu delicesine arzularken. 
Mencheres Kiray'yı unutmaya çaışır fakat Kira'nın buna hiç niyeti yoktur. Bir daha ki karşılaşmaları da hiç onaylamayacakları bir şekilde olur. Yine Mencheres Kira'nın hayatını kurtarır fakat bu sefer onu vampire dönüştürmesi gerekmektedir.,
Ölmek için an kolllayan usta bir vampir ve ona bütün hayatı geri kazandırmaya çalışan yeni yetme vampir olan Kira...
Kira'nın en çok hoşuma giden tarafı güçlü bir karakter olmasıydı. Ben okurken büyük keyif aldım. Umarım siz de seversiniz.

Kitaptan alıntılar;

''Everest Dağı'nın da muhteşem olduğunu düşünüyorum ama bu ona tırmanmaya niyetim olduğu anlamına gelmiyor.'' s/52

''Eskilerin de dediği gibi bedava süt içebilecekken neden inek satın alsınlar.''


Kitapla ve Hoşçakalın...





26 Haziran 2014 Perşembe

Sevgilimden Son Mektup / Jojo Moyes (Yorum)


Orijinal Adı: The Last Letter From Your Lover
Sayfa Sayısı: 480
Yazar: Jojo Moyes
Goodreads Puanı: 3.93
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Kitap Temin: Kitap Sihirbazı


Ahh nedir benim bu arkadaşlarımdan çektiğim. İlk kendileri okuyorlar, beğeniyorlar sonra da 'tamam bu Derya'yı vurur' deyip şak tavsiyeyi yapıştırıyorlar. Aslında suç onlarda değil, ben onlara kandım. Ama şunu belirteyim Senden Önce Ben kitabından daha çok sevdim bu kitabı. Hatta ilk kitabını okurken 'tam klasik Türk filmi' demiştim. Belki siz de aynı hissi yaşamışsınızdır. Ama bu kitapta neyin nasıl olacağını olaylara nasıl yön verileceğini çoğu zaman kestiremedim ve bu beni konuya daha çok bağladı.

Ellie, gazetecilikle uğraşan hoş, otuzlu yaşlarda işine tutkun biridir. Ama evli bir sevgilisi var. Ne yapsın seviyor. Ama bu sevgi ona işlerini ve sorumluluklarını aksattırıyor. Patronu Elli'den güzel bir makale yazmasını bekler ve bu konuda da ısrarcıdır. Yoksa işinden olabilir. Ellie de soluğu kütüphane de alır. Ansızın bulduğu bir mektubu okuyup, yazanlardan çok etkilenir ve bu konu üzerin araştıra yapar.
Jennifer çevresinde saygın bir yeri olan Laurence ile evli bir kadın. Sürekli davetlere katılıp, herkese gülümsemek zorunda. Kendini mutlu sanıyor. Taa ki Boot'a aşık olana kadar. Boot ise bir gazete muhabiri.

Evli bir kadınla, uçarı bir muhabirin aşkı nasıl bu kadar etkili olabilir demeyin. Yazılan mektuplar, araya giren mesafeler ve bir türlü kesişmeyen iki hayat...

Alıntılar


''Anıların gerçekten de zihin yerine başka yerlerde gizlenebildiğini keşfetmişti.'' s/58 

''Duyguların yeri geldiğinde silahtan daha tehlikeli olabileceğini düşünemiyordu.'' s/156
''Doğa nasıl boşluğa karşıysa insan kalbi de öyledir.'' s/331 

''Keşke'nin çok tehlikeli bir oyun olduğunu uzun zaman önce öğrendim ben.'' s/426


Buradan yazara sesleniyorum... Sen böyle yazarsan, biz de oturup imkansız aşklarımızı beklemek zorunda kalacağız. Jojo biraz daha iyimser ol LÜTFEN...


22 Haziran 2014 Pazar

Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları / Ransom Ringgs (Yorum)


Orijinal Adı: Miss Peregrine's Home For Peculiar Children
Sayfa Sayısı: 358
Yazar: Ransom Ringgs
Goodreads Puanı: 3,77
Yayınevi: Sayfa6 Yayınları
Kitap Temin: Kitap Sihirbazı

Sayfa6 Yayınlarının okuduğum bu ikinci kitabıydı. İtiraf etmeliyim ki biraz hayal kırıklığı oldu kitap bende. Kitabın genç yetişkin olduğunu bilmiyordum. Ki bu tarz kitapları okumaktan genelde kaçınırım. Bana pek hitap etmiyorlar. Ama eğer ki kitabın okuyucu kitlesi olsaydım (yaş bakımından) kesinlikle severdim. Hikayemiz bir çocuğun dedesinden dinleyerek büyüdüğü hikayelerin, dedesinin ölümüyle peşine düşmesini barındırıyor. Cidden hikayenin peşine düşüyor hani. Çünkü yaşadığı yerin çok uzağına gitmesi gerek. Orada karşılaştığı şeyler ve bulunduğu durum hikayemizi biraz daha fantastik kılıyor. Neden mi derseniz, uçabilen bir kız, görünmeyen bir çocuk gibi bir çok farklı kişilerle tanışıyor. Hem de dedesinin bahsettiği arkadaşları onlar. 
Yani kısaca anlayacağınız hani çocukken sırf korkutmak için anlatılan hikayeler vardır ya tıpkı onlar gibi. Ama kitabın sonuna geldiğiniz de kitabın içinde yer alan resimlerin gerçek olduğu ve bir kaçı dışında resimlerde oynama olmadığı belirtiliyor. Yani hikayenin kısmen doğru olması gibi... Nedense bana pek inandırıcı gelmedi. Belki de yaşımdan dolayıdır. :D
Ehh gerisine de siz okuyup karar vereceksiniz...


Kitaptan Alıntı;

''İnsanın bol parası olduğu zaman önem vermediğini söylemesinin kolay olduğunu da unutmamak lazım.'' s/60


Kitapla ve Hoşçakalın...



21 Haziran 2014 Cumartesi

Sonsuza Kadar / Susanna Tamaro (Yorum)



Orijinal Adı: Per Sempre

Sayfa Sayısı: 161
Yazar: Susanna Tamaro
Goodreads Puanı: 3.64
Yayınevi: Can Yayınları
Kitap Temin: Kitap Sihirbazı

   Matteo çocukluğundan beri biraz tuhaf yetişmiş biridir. Mantık kavramı ailesine göre değil kendi çerçevesi doğrultudadır. Tanrı'nın bile varlığını bu sebeple kabullenmemiş biri. İnançsal çekişmeler yaşıyor, kendi girdabında kendi doğrularını sorgulayıp, yeni doğrular keşfediyor. Tabii bununla birlikte aşık olup Nora ile evlenir. Fakat Nora ile o kadar farklılardır ki. Biri suskun biri neşeli.. Biri biri hareketli ise diğeri dingin...
   Ama yine de her  şey güzeldir. Taa ki Nora ve oğlu trafik kazasında ölene kadar. Zaten kitabın altımı Matteo'nun ağzından ve olayları kendi karamsarlığından anlatıyor. 
   Çoğu yerde okurken insan kendi bunalımına giriyor gerçekten. 
   Bir insanın kayıplarından sonraki çöküşü ve o çöküş sırasında kendini tekrar bulma çabası anlatılıyor. 
   Eğer kitabı okumayı düşünüyorsanız bana göre bir çırpıda değil azar azar okumanızı tavsiye ederi. Yoksa benim gibi ara ara sıkılabilirsiniz.

Kitaptan Alıntılar;

''Yenilgiyi kabullenmek yerine ilerleyebilmek için her seferinde yeni bir yol keşfettim." s/61

''Şiirler günlerimize minik pencereler açar, günlerin kurşuni havası altında bize farklı bir gerçekliğin göz kamaştıran ışıltısını gösterirler. Teslim olmamaya yararlar.'' s/66

''Melekleri yaratan Tanrı, bir babadan oğlunu kesmesini isteyecek kadar kötü olamaz.'' s/69

''Kimi zaman intihar, güzelliğin ve gerçekliğin doruk noktasına vurulan bir mühürdür.'' s/81

''Aslında fiziksel olarak yerim vardı ama yüreğimde yer yoktu.'' s/90


Kitapla ve Hoşçakalın...



20 Haziran 2014 Cuma

Kırmızı Üniformalılar / John Scalzi (Yorum)


Orijinal Adı: Redshirts
Sayfa Sayısı: 325
Yazar: John Scalzi
Goodreads Puanı: 3.81
Kitap Temin: Kitap Sihirbazı

Bilim kurgu bana göre yazım dünyasının en zor dalından biri olmuştur hep. Neden derseniz bütün hikaye gerçek üstü olmak zorunda ve bunu yazmak da hiç hafife alınacak bir şey değildir. Tamam hepimiz gerçek üstü şeyler düşünüp hayalini kurabilir ama ya bunu yazıya dökmek gibi bir düşüncemiz olsaydı ve bunu geliştirip sonlandırabilir miydik acaba? 
Bence çok zor...

İşte bu kitapta bu zorluğu başarıyla üstesinden gelmiş bir yazarın bana göre belgesidir. Konu şimdiki zamandan çok farklı. Olaylar birbiri ile öyle ustaca örülmüş ki, nasıl bir hayal gücü var yazarda okuyarak çok iyi anlıyorsunuz.

Gözüek'e yeni atanan Dahl ve arkadaşları kısa zaman sonra burada olan olayların çok sıra dışı olduğunu fark eder. Tabii bunu ilk Dahl far eder ve diğerlerinin de bu olağan dışı olayları fark etmelerini sağlar. Bu olaylardan en dikkat çekici olanı ise üst kademelerin asla ölmemesi ve aldıkları ölümcül yaraların çok çabuk iyileşip hemen ayağa kalkmalarıdır. Tabii alt kademelerin de her görevde en az biri ölür. Dahl ve arkadaşları bu konuyu araştırmaya başlarlar. İlk öğrendikleri şeyse inanmakta oldukça zorlandıkları bir konudur. Aslında bu bir senaryodur ve onlarda bu senaryoda figüran oldukları için ölmelerinde bir sakınca yoktur. Çünkü senaryo gereği asılların yaşaması için yan karakterler ölür. Ama grubumuz hayatlarını kazanmamın yolu bulur ve bu yol zamanda bir yolculuktur. Dahl ve arkadaşları dünyaya gitmeleri ve bu senaryoyu değiştirmeleri gerekmektedir.

Eğer bilim kurguyu seviyorsanız bu kitabı okumalısınız. Yok eğer hiç bilim kurgu okumadıysanız bu kitap size güzel bir başlangıç sağlayacaktır.


                        Alıntılar 


''Bir şeyin niye varolduğunu bilmiyorsan o şey hakkında hiçbir şey bilmiyorsun demektir.'' s/97


''Anlatım kontrolü devraldığında hep öyle olur. Hiçbir şey mantıklı yürümez. Fizik kuralları kahve molası verir. İnsanlar akılcı düşünmeyi bırakıp dramatik davranmaya başlar.'' 


''Hayat böyledir Andy, karman çormandır. Hepimiz ona aynı şekilde uymayız.'' s/238

19 Haziran 2014 Perşembe

Okunacak Listem



Herkese Merhaba...

Biz okurların her zaman ki en başlıca sorunu 'acaba şimdi ne okusam?' olmuştur hep. En azından benim için bu durum tartışılmaz liste başıdır. Kafamda hep bir sıraya koysam da okuyacaklarımı veya bir sonraki okuyacağımı belirlesemde nedense o an seçilenin yerine hiç aklımda olmayan bir kitabı okuyor olarak bulurum kendimi. Ve o güya seçilen kitaba bir türlü sıra gelmez. Bundan dolayı elimde çok eskilere dayanan alınmış yığınla kitap olur. Ben de hem eski aldıklarım hem de yeni gelenlerden kendime bir karma yaptım ve bir oku listesi oluşturdum. Umarım bu listeye bağlı kalırım. Aslın da bu sefer bayağı bir ümitliyim nedense :D

Şimdi gelelim listeme:


Aslında on kitap yazdığımı sanıyordum ama listeleme de rakam yanlışlığı yaptığımdan dokuz kitap yazmışım...Kimi kitap dediğim gibi elimde uzun zamandır vardı ama genelde yenilere düşkünlüğümden okuyamamıştım. Zaten bu listeyi de sırf onlarda okunsun tozlu raflarıma karışsın diye yaptım ne yalan söyleyeyim..

Sizin de var mı listeniz? Bence vardır mutlaka.. Siz de benimle paylaşır mısınız? Belki bu yolla beni daha fazla masrafa sokacaksınız ama olsun. Bilgiler paylaşılmalı.. Kitaplar paylaşılmalı mı? Bence hayır! Çünkü geri gelmiyor. Gelse bile benim gözüm gibi baktıklarımı sanki gözümü çıkarmak isterlermiş gibi yıpranmış getiriyorlar. O sebeple ödünç kitap vermem, istemem. İsteyen olursa da dış kapıyı gösteriyorum :D 


Kitapla ve Hoşçakalın...




18 Haziran 2014 Çarşamba

Travma / Agnes Hammer (Yorum)


Orijinal Adı: Dorfbeben
Sayfa Sayısı: 299
Yazar: Agnes Hammer
Goodreads Puanı: 4.20
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Kitap Temin: Kitap Sihirbazı

Bu güne kadar okuduğum en gereksiz kitaplar listesin de yerini aldı maalesef... Goodread puanına da çok güvenmiştim halbuki. Tabii bu kitabı almam da başımın etini yiyen biricik arkadaşıma buradan çok sevgilerimi gönderiyorum. Artık o anlar onu ne kadar sevdiğimi :D

Kısaca bahsetmeliyim sanırım kitaptan. Ama inanın ne anladığımı sorsanız bile size bönbön bakmaktan öteye geçemezdim. Ehh her şeyin bir ilki varmış ne yapalım...
.
Mattias işitsel yönüyle diğer insanlardan daha gelişmiş bir gençtir. Tıpkı teyzesi Lena gibi.
Normal insanları duyamayacakları sesteki sesleri duyup, bir çok ses arasından ayrım yapabiliyor. 
Bir ayin sırasında biri öldürülür ve katil tabii ki belirsizdir.

Lena işinden atılmasıyla -ki Lena'nın işi bu tip vakalarda polise yardımcı olmak- bu olayı çözmenin işine geri alınabileceğini düşünür. Mattias ile beraber yaparlar bunları. 
Bu arada şunu da belirteyim Mattias'ın arkadaşları ile berber bir müzik grubu vardır. Neden bilmiyorum zaten kitabın en az 150 sayfası bu müzik grubu ve grupta yapılan şarkılar üzerine yazılmış. 

Neyse efendim bu doğrultuda katilin peşine düşen Lena ve Mattias her ayrıntıyı kendilerince incelemeye başlarlar. Ta ki Lena bir kaza geçirip komalık olana kadar. Artık her şeyi çözmek Mattias'a kalır...

İki satır yorum yazmak bu kadar mı zormuş yahu....


Kitapla ve Hoşçakalın...



14 Haziran 2014 Cumartesi

Kimse Acınacak Kadar Masum Değildir / Cindy Gerard (Yorum)


Orijinal Adı: Show No Mercy (Black Ops, #1)
Sayfa Sayısı: 330
Yazar: Cindy Gerard
Goodreads Puanı: 4.05
Yayınevi: Nemesis Kitap
Kitap Temin: Kitap Sihirbazı

Kitabı ilk çıktığı sıralar almıştım ama bir türlü okumak için elimi uzatmamıştım. Nihayet okundu. Ehh beklentimin biraz altında kaldığını itiraf etmeliyim.Ama yine de keyif aldım okurken.

Jenna hırslı, işini seven bir gazeteci.. Tuttuğunu koparan cinsinden. Patronu ona tam istediği ölçüde bir iş sunduğunda aslında hiç düşünmeden üstüne atlaması lazımdı ama Jenna'nın bazı korkuları var. Kimseyle paylaşamadığı korkuları. Yinede bu korkuları görmezden gelip işi kabul eder. Tabii ki işi kabul etmesinin tek nedeni iş aşkı değildir.

Gabriel Jones, tam bir asker. Ama en özelinden. Ama hayat onu bazı kirli işlere bulaştırmış ve bu kirli işler sonucu sevdiği kadını kaybetmiş bir adam.
Jenna ve Gabe daha önceden de bir araya gelmiş ve birbirlerinden hiç hoşlanmamışlardır. (Tabi siz buna inanmayın :D) Bir daha karşıkarşıya gelmek en son düşündükleri şey bile değildi. Ama gelin görün ki Gabe paralı korumalık işini yaparken kafasını çevirdiği anda ilk gördüğü Jenna olmuştu. Ve tabii ki on Jenna'nın tehlikede olması. 

Jenna ve Gabe birbirleri için ne kadar yanlış olsalar da alında bir o kadar da doğruydular. Tabii bunu Jenna biliyordu. Ama Gabe'i itiraf ve ikna etmek o kadar kolay değildi. Çünkü Gabe için Jenna'nın hayatı aşktan daha önemliydi.

Bir adam kaç kez sevdiği kadının ölmesine izin verebilir? 
Peki ya kaç kez onun hayatı için kendi hayatını tehlikeye atar?

Bu soruların cevabını merak ediyorsanız bu kitabı okuyun derim. Tabii beklentinizi çok ta yüksek tutmayın. ;)


Kitapla ve Hoşçakalın...



9 Haziran 2014 Pazartesi

Evden Çok Uzakta / Kristin Hannah (Yorum)


Orijinal Adı: Home Fron
Sayfa Sayısı: 475
Yazar: Kristin Hannah
Goodreads Puanı: 4.12
Kitap Temin: Kitap Sihirbazı

Gerçekten Hannah'ın çok büyülü bir kalemi var. Hele ki konu aile ise. Hannah bir başka.

Jo, alkolik babanın ve kendine hiç güveni olmayan bir annesinin ölümü sonucu kendini askeriyeye atmış ve o disiplinle yetişmişti. Her zaman kendini koruyabilen, kimseye ihtiyacı olduğunu hissetmeyen biri olmuştu. O nede olsa bir havacı askerdi.
Michael, Jo ile ilk ailesi öldüğünde, daha Michael stajer bir avukat iken karşılaşmış ve bu karşılaşmadan altı yıl sonra yani ikinci karşılaşmalarında evlenmişlerdi. Jo onu ilk gördüğünde aşık olmuş ve hayatını bu adamla geçireceğine karar vermişti.

Evinin her şeylerini beraber şeçmiş, kendilerine çok güzel bir ev kurmuşlardı. İki de kızları olmuştu. Betsy ve Lulu...
Betsy biraz hırçın ve etrafta ki insanların ne derler korkusu taşıdığı bir kızdı. Lulu ise daha çok küçük olduğundan annesinin neşe kaynağıydı. 

Jo ile Michael'in evlilikleri de bu sıralar pek iyi gitmiyor, Jo sürekli eve geç geliyordu. Hatta kızlarının faaliyetlerine bile işlerinden dolayı katılamıyordu. 
Bir gün tartıştılar ve Michael hiç istemede de olsa Jo'ya artık onu sevmediğini söyledi. Bu sözlerle neye uğradığını şaşıran Jo o an bile kendini bırakmadı.
Ertesi gün hiç zamanı olmayan bir haber geldi. Jo sevk ediliyordu. Yani savaşa gidiyordu. En yakın arkadaşı ile Tami ile birlikte...

Jo ailesini nasıl geride bırakacağını düşünüyor geceleri bu düşünce ile uyuyamıyordu. Kızlarının ona ihtiyacı olduğunda onların yanında olamadığını düşündükçe gözlerine yaşlar birikiyor ama bunun görevi olduğunu kendine hatırlatıyordu.
O gün gelip çatıı ve Jo, Tami ile birlikle senelerce eğitimini aldığı birliğe bu sefer görev için gittiler.

Jo'nun savaşta yaşadıkları, kızlarından uzakta her an ölüm tehlikesiyle ayakta kalma çabası ve her gün eve geri dönüşünü düşünerek geçirdiği günler..
Michael'in kendiyle ve Jo olmadan hayatla yüzleşmesi. Tabii bir de Jo'ya beslediği aşkı su yüzeyine çıkarması...

Peki Jo geri döndüğünde eskisi gibi çocuklarına anne olabilecek miydi?
Savaşın getirdiği yaraları nasıl saracaktı?
Ya saramadığı yaraları, unutamadığı anıları ne yapacaktı?

Çokça gözyaşı dökmeye hazır hissettiğinizde bu kitabı elinize alın ve okumaya başlayın...


Kitapla ve Hoşçakalın...



LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...