Sayfalar

27 Ekim 2014 Pazartesi

Aşık Kuşlar / Cecelia Ahern (Yorum)

   Doğrusunuz ararsanız sırılsıklam bir aşk hikayesi bekliyordum ne yalan söyleyeyim. Hiç de öyle olmadı. Tabii bu kitabı beğenmediğim anlamını taşımıyor. Kitap bence kişisel gelişimde sayılabilir. Neden mi? Her bölüm size neyi nasıl yapmanız gerektiğini sunan bilmem kaçlı çözümlü faktörler. Tabii kendi üslubunda.
   Chistine için zaten işler içinden çıkılmaz bir hal almışken Adam'la karşılaşırlar. Nerede mi? Köprüde :D
   Adam sevgilisi onu terk ettiği için ölmeye karar veren yakışıklı yakışıklı, zengin, karizmatik biri. Ama ölmek istiyor. Tam da bu sırada Christine Adam'ı fark ediyor ve onu kurtarmak için onunla ilginç bir anlaşma yapıyor. Adam'a iki hafta içinde hayatın yaşamaya değer oluğunu kanıtlaması gerek. Ama bu hiç de kolay değil. Çünkü Christine bir kaç gün öncesine kadar başka birinin kendini vurmasına engel olamadı ve depresyonda. Ama Adam için hayatı yaşanılır kılması gerek.
Tabii Adam'a aşık olacağını hiç düşünmemişti...

Kitapta kendinizi bulacağınız alıntılar çokça mevcut. Bunlardan en çok sevdiklerim;


"Öfke çoğu zaman gerçeklere kulak tıkar."

''-Dünya senin gibi insanlarla dolu olsun isterdim, biliyor musun? -O halde dünyanı benimle doldur...''


Aşkın Müziği / Kylie Scott [Kitap Yorumu]




318 sayfa...
Eline aldığın gibi bitebilecek bir kitap.

* Yazarın kalemi sürükleyici. 50. sayfadan 150. sayfaya nasıl geçtim anlamadım bile.
* Konu ise müthiş! Elinden bırakamıyorsun. 




Yazar daha ilk sayfada -abartmıyorum- bombayı pat-lat-mış. O kadar çok yer de, öyle çok şaşırtıyor ki yanlış anlamadığımdan emin olmak için kimi yeri iki defa okudum. :))

Bu kitaptan olağanüstü film oluyor ya... ((Öyle bir duyum alan var mı?))

Aşkın Müziği'ni çok sevdim. Keşke seri olsaymış dedim. Bu kadar çabuk, bu kitap ile vedalaşmaya hazır değilim... Kendimi tutabilseydim de daha yavaş okusaydım... Hatta kitaptaki karakterleden Mal ile Lauren'in de ayrı ayrı kitaplarını istiyorum ben! ((Banana banane... İstiyorum!))

Kitap, Evelyn'nin kendini uyandığı zaman David'in yanında bulması ile başlıyor. Tabi bir önceki güne ait hiç birşey hatırlamıyor. Ne olduğunu David'ten öğreniyor; Evlenmiş. :)) :)) :))
Evlendiğini öğrendiği zamansa adamın üstüne kusuyor yahu! 

Bir rock tanrısının üstüne kustu! Bende istiyorum; bende rock tanrısı istiyorum! Ay yani üstüne kusmak. Onun. Rock Tanrımın. Yaniii rock tanrısının işte. :-P

Hayırrr... Evelyn bu kadarlada kalmıyor. Adamın ismini poposuna yaptırdığı dövmeden öğreniyor. Ve kendi evliliğine; ''bu acayip sarhoşluk gerizekalılığı'' diyor! ... Ben orada bi koptum zaten. Karnıma ağrılar girdi gülmekten. 

Evelyn sarhoş olduğu zaman yaptıklarından utandığı için hatırlamak bile istemezken, David'i tanıdıkça hem aralarında neler geçtiğini merak etmeye başlıyor hemde kör kütük aşık oluyor... Eh David'in de sinir olmadığım yanları olmadı değil ama hangi erkek kusursudur ki... ((Hiç :-P)) Anlayacağınız ilişkileri tersten yürüyor. Önce evleniyorlar sonra birbirlerine aşık oluyorlar, eh bir ara da birbirlerini tanıyorlar. 

Çok çok çok müthiş bir kurguydu! 
okuyun millet bu kitabı, pişman olmazsınız. 
Kitapta cinsellikte vardı fakat rahatsız edecek boyutlarda değildi... İki aşığın romantik anları diyebiliriz...

Okuyun. Zaten okuduktan sonra yanınızdakine de okutursunuz muhakkak. :))


21 Ekim 2014 Salı

Öksüzler Treni, Christina Baker Kline [Kitap Yorumu]



Benim için bu kitabı anlatmaya tek bir kelime yeter: Mükemmeldi.
Öksüzler Treni daha çıktığı ilk andan itibaren adı ve kapağıyla dikkatimi çeken bir kitap olmuştu. Konusuna bile bakmadan ben bu kitabı okurum demiştim... Öyle de oldu. Yer içer gibi; bir günde bitti.

Belki duymuşsunuzdur; Öksüzler Treni 1850-1900lü yıllarda gerçekten var olmuş bir tren.
Bu trende yüz binlerce sahipsiz çocuk ''evlat edinilmeleri'' için kasaba kasaba gezdirilmişlerdir. Tabi işin aslı bu çocukların çoğu, sevgisiz ortamlarda, köle gibi çalıştırılmışlardır.
Tren bir istasyonda duruyor, kasaba halkı da onları inceliyor. Yemek, temizlik, dikiş hatta tarlalarda çalışmak için uygun olup olmadıklarına bakıyorlardı. Bedavaya köle seçebileceksen neden parayla işçi çalıştırasın ki... Üstelik aç bırakılıyorlar, dayak yiyorlar. Anlayacağınız küçücük yaşta ağır travmalar geçiriyorlar...

Şunları yazarken bile, o çocuklar için ruhum daralıyor... Yazık... 

İnsanların en çirkin hallerini görüp, bilerek büyümek... Hayata dair tek iyi bir şey bekleyemezsin bile.

*

Öksüzler Treni kitabı ise iki karakterin ağzından... Paralel bir hikaye... Vivian ve Molly... İki kimsesiz... Vivian 91 yaşında. O günümüzde Molly'e geçmişini anlatıyor. 1829 yılından 1943'e kadar 23 yıllık bir süre. Koskoca bir hayat. vivian o trenin öksüzlerinden.
Molly ise 2011'de 17 yaşında sorunlu bir genç. 
İkisinin yaşlarının arasında koskoca bir ömür de olsa, birbirlerinde çok şey buluyorlar. En önemlisi de birbirlerini anlıyorlar.
Vivian ona geçmişini anlatarak yardımcı oluyor. Molly ise o geçmişten bir çok şeyi tutup çıkartıyor. Bunlardan biri de Vivian'in 68 yaşındaki kızı... 
91 yaşında, 68 yaşındaki kızı ile ilk defa tanışıyor. Kaç kişinin kendi çocuğu ile tanışma hikayesi olur?


Yazar geçmiş ile geleceği birbirine öyle güzel yansıtmış ki... Kalemini çok çok beğendim.
Bir çok yerde duygusallaşıp, o kadar çok için ürperiyor ki. Anne- babanın, onların karşılıksız sevgilerinin kıymetini anlıyorsun. Biz onların sevgisi karşısında güvenmenin tanımını öğreniyoruz. Başkalarına güvenebilip, hayattan iyi şeyler isteyebiliyoruz...

*

Anlayacağınız size bir çok şey katabilecek bir kitap; Öksüzler Treni.
Beğenerek en önemlisi de severek okuyacaksınız.
Tavsiye ederim.



LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...