Sayfalar

8 Nisan 2015 Çarşamba

Bir Deniz Kızı Hikayesi, Canan A. Düzgan [Kitap Yorumu]



Bir kitabı aşk romanı sanıp hatta historical olduğunu bile düşünüp de alıp, okumaya başlayan bir ben varımdır. =)) Kitap fantastik çıktı, iyi ki de öyleymiş.
Yazarı ile ilk defa bu kitabında tanıştım. Beğeneceğimi düşündüğüm için elbette okumaya başlamıştım fakat beğenmek ne kelime ben bu kitaba bayıldım..!

Bir Deniz Kızı Hikayesi; kahkahalarla... zaman zaman gözünüzden akan bir iki damla yaşla ama her an yüreğinizde hissettirdiği 'gerçek aşk kavramı' ile okuyacağınız bir roman.

Yedi yüz küsur sayfa kitabın her bir satırını gözlerinizle yeyip içeceksiniz. Bir an bile sıkılıp bırakmayacaksınız. 
Ayrıca kitabın baskısı özellikle dikkatimi çekti; kalitesi çok iyi. Çok çok iyi! kapkalın bir kabartma, elimde silinmeyen altın yaldız ve kalınlığıyla dağılmayan bir cilt. Postiga Yayınları takdir ettiklerim arasına girdi. =))

Gelelim kitaba... Aslında kitap sadece iki karakterin hikayesi değil. Bu kitap üç adam ve bir deniz erkeği ile üç deniz perisi ve bir kadının masalıydı. =))
Yazar, Walt ve Elka'nın hikayesinin için de diğerlerini de anlatmış. Konu da bir an bile kopukluk yaşamadım. Üstelik her bir karakter öyle gerçekçi ve sevilesi ki... Bununla da bitmiyor. =)) Bir de Walt'ın gündüz düşleri var. Okuması çok zevkliydi.
İşte tüm bunların birleşimiyle olağanüstü bir kurgu ortaya çıkmış. Yazarının kaleminin başarılı olması da kitabı tam okunalısı kıvama getirmiş. =))

Bir Deniz Kızı Hikayesi'nde ki kurgu Karayipler de geçiyor ve asıl adamın asıl kızı bir mağara da bulması ile hız kazanıyor. Walt önce, Elka'nın [iki ayağı var, kuyruğu değil] insan görünüşünde olduğundan bir deniz perisi olduğunu anlamıyor. İnsan inanmayacağı bir şeyi aklına bile getirmez ne de olsa. Fakat Elka saf ve masum olmasının yanı sıra kelimenin tam manasıyla hiç bir şeyi de bilmiyor. Walt onun hafızasını kaybettiğini hatta deli olduğunu düşünüyor. Elka'nın vücudunda ki solungaç izlerini gördükten sonra da kötü muameleye uğradığını falan sanıyor. Tabi bir yandan da kendini Elka'ya ve aşka kaptırmaya başlıyor. [Kamyona çarpmış bir araba gibi karşında =))] Onu koruyor, sahipleniyor ve bir şeyler öğretmeye çabalıyor. Tabi işine gelmeyen şeyler oldu mu da yalanları sıralıyor: UV ışınları öldürür; üstsüz güneşlenemezsin. Dondurma öldürür; yalama. Korkunca sarılıp öpersin geçer... =)) Hahahytt aşık adam işte dokunmaya kıyamıyor ama yine de az değildi. =))

Zaman geçiyor... Solungaç izleri kaybolmaya başladıkça içlerini de bir korku kaplıyor. İzlerin tamamı yok olduktan sonra insan mı olacak? Ölecek mi?... Bu sorunun cevabı ne biliyor musunuz? Ölüm... Amaaa ne demişler ölüm bile aşıkları ayıramaz. Aşk öyle kuvvetli bir histir ki asla yok olmaz. 

Meraklandınız değil mi? Ne mi yapıyorsunuz; alın ve okuyun bu kitabı. Canı gönülden tavsiye ederim. Soluksuz okuyup, elinize aldığınız gibi bitireceksiniz. Sonra da neden bitti diye ağlarsınız. =))

Okuyun, okuyun, okuyun...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...