Sayfalar

psiko-gerilim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
psiko-gerilim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Kasım 2015 Pazartesi

Eşekarısı Fabrikası, Iain Banks [Kitap Yorumu]


 Uzun zamandır baskısını aradığım fakat bulamadığım Eşekarısı Fabrikası Koridor Yayınları'ndan çıktığı gibi okumak için elime aldım bile. Nitekim elime almamla bitirip kenara koymam da bir oldu.

Kitap; ‘Çocuk ve şiddet romanları’ arasında sayılabilecek en önemli eserlerden biri. Aynı zamanda da en 'sertlerinden' biri. Bu kitabı okurken şok olma haline alışacaksınız.

Nasıl anlatayım bilmiyorum. Bazı kitaplara kurulan cümleler eksik kalır ya o durumdayım. Eşekarısı Fabrikası beni de tam manasıyla bitirdi diyebilirim.

Türü belki biraz gotik çokça da psikolojik gerilim, benim halimde şuan aynen öyle.

Şaşkınlık içerisindeyim. Böyle bir kurgu ile karşılaşmayı beklemiyordum.
Arka kapak yazısını okumuş olan herkes gibi bu roman Frank'ın hikayesi sandım. Onun yaptıkları ve ona yapılanlar... Ama bu hikaye Frank'ın tüm ailesini kapsıyor diyebilirim ve ailesinde tek bir normal insan da yok. Hepsi manyak. Zır deli...
Fakat bir anlamda da bizim gibi: Aldatılmış, yanlış yola saptırılmış, intikam peşinde koşsa da ideal şeyler için çırpınan. Evet bu biziz. Hepimiziz. Hepimizin öyküsüydü Eşekarisi Fabrikası.
Feminizm yanlısı, çarpık bir kitaptı belki...

Yazarın da dediği gibi; " Çocuklar da muhtemelen yetişkinler kadar şiddet düşüncesine yatkınlar; sadece bunları koyabilecekleri sofistike bir ahlaki çerçeveleri yok o kadar."
Aslında düşünüyorum da, bence yetişkinlerin de yok.

Eşekarisi Fabrikası herkesin okuması gereken bir kitap...

''Bir keresinde saatin bakır tonlarindaki her iki ziline birden birer eşekarisi bağlamıştım, sabahları saat çaldığında o küçük çekiç her ikisini de ezerek öldürüyordu.Ve bende alarm çalmadan uyanıp onları izliyordum.''

7 Haziran 2015 Pazar

Suflör Donato Carrisi (Kitap Yorumu)



Carrisi'nin cümleleri, daha ilk paragrafta sizi etkisi altına alıp sarhoş ediyor. Karmaşık ve birbirinden ayrı gibi gözüken olayların hepsi, tamamlandığında kusursuzca işlenmiş bir cinayetin portresini gözler önüne seren yapbozun parçaları. 

 Kitap karakterleri usta bir heykeltıraşın elinden çıkmış, üzerinde titizlikle çalışılmış, müthiş bir özen gösterilmiş heykelleri andırıyor. Her biri etrafımızda barınan sıradan insanlar. Hepsinin derisinin altına gömdüğü, gizlemeye çalıştığı karanlık tarafları var. Fakat, hiçbir şey gizli kalmaz. 

 Karakterlerin arasında en mükemmeli katilimiz. Psikolojisini anlamak imkansız. Ne istediğini bilmek olanaksız. Sadece var ve öldürüyor. Cinsiyetine, kimlik bilgilerine, fiziksel özelliklerine dair herhangi bir ipucuna ulaşmak oldukça zor. Mükemmel bir zeka, kusursuzca işlenmiş bir plan, kimsenin anlayamadığı bir amaç, kana susamış bir katil ve olay döngüsünün karmaşıklığı arasında sıkışıp kalan beş küçük kız.

 Karışık olay döngüsü, beş küçük kızın ağaçlar arasındaki bir açıklıkta sol kollarının toprağa gömülü bir şekilde bulunmasıyla başlıyor. Debby. Anneke. Sabine. Melissa. Caroline. En büyükleri on üç yaşında olan bu kurbanların hepsi belli zaman aralıklarında kaçırılmış birbirleriyle alakası yokmuş gibi görünün sıradan kızlar. 
  
 Sayfaları her çevirdiğinizde parmaklarınıza bulaşan heyecan bütün bedeni titretiyor. Sonu çarpıcı bir şekilde bitiyor ve kitabı elinizden bıraktıktan sonra içinizde büyük boşluk oluyor. Size bir tavsiye: Kitabı okurken gerçeği bulmak için boşuna uğraşmayın.

 O sizi bulacak...




10 Nisan 2015 Cuma

Siyah Damar, Tarryn Fisher [Kitap Yorumu]




Tarryn Fisher... Siyah Damar'ın yazarı. Bu kadın bir numara. Bu kadın kesinlikle sorun ve bu kadın kesinlikle bir deli. Aynı yarattığı karakterler gibi. Kurgu gibi. =))

Çok seviyorum ve çok beğeniyorum. En beğendiğim yönü ise iki paragraf arasında en beklenmedik anda tek bir cümle ile şoka uğratması. Tekrar ve tekrar...

Bu yazardan daha önce üçleme bir seri okumuştum: Fırsatçı, Kızıl Tehlike ve Hırsız. Siyah Damar ise tür olarak diğerlerinden ayrılsa da kesinlikle onları aratmıyor. 
Kitabın türü psikolojik-gerilim. Okurken öyle yerlerle karşı karşıya kalıyorsunuz ki benim kanım çekildi. Zaten kitabın teşekkür bölümünde de Stephen King'e ona yazmasını öğrettiği için teşekkür ediyor. Stephen King'e! O ve onun yarattığı karakterler ayrı bir sorunlu zaten. =))

Siyah Damar, Senna'nın bir sabah uyanıpta kendini hiç bilmediği bir yer de bulmasıyla başlıyor. İlk fark ettiği ikinci katta olduğu. İkinci fark ettiği şeyse karların arasında bir tabela; üzerinde ise ''İşin bitti, Senna,'' yazıyordu. Eh daha ilk sayfadan da ilk şoku yaşamış oldum. Tabi Senna'da. Ama Tarryn bu: Senna evi dolaşmaya çıkıyor, karşısına biri çıkacak olursa da onu bıçaklamayı, ikiye bölmeyi düşünüyor. Ben olsam korkudan altıma kaçırmamaya çalışır, hiç bir şey de düşünemezdim! =))
Ah! Karşısına biri çıkıyor; Isaac. Fakat onun elleri ve kolları bağlanmış.

O ev de günler, aylar geçiyor. Hissettikleri tek şey korku. Sanırım en kötü işkence onların ki; ölümü beklemek. Zamanla yemek, odun ve umutları da tükeniyor.
Fakat ikilinin geçmişinde bir sır yatıyor; atlıkarınca ile ilgili. Tesadüfe bakın ki ev de bir atlıkarınca odası var. Başlarda geçmişi hatırlamak, konuşmak istemezler. Çünkü hatırladıkları anının ardından acı ve suçluluk gelecektir. Fakat hatırlamaları gerektiğini kabullendiklerinde evin kapısını açmayı başarırlar.

Ve kitap bir anda geçmişe, Senna ile Isaac'in tanıştıkları zamana döner. Senna onu terk eden, aşık olduğu adama: Nick'e özlem duymakta ve hayatına devam etmek için çabalayan bir kadındır. Isaac ile tanışmaları ise tecavüze uğradığı gün olur... Hayatı boyunca sessiz biri olan Senna bu olayla iyice içine kapanır. Aslında kısacası Isaac ile tanıştıklarında Senna sessiz biriydi. Acı çektiğinde sessizdi ve kansere yakalanıp hayatın bir darbesini daha yediğinde yine sessizdi. Isaac onun her zaman yanında oldu. Onun sessizliğinde ki çığlığı duydu.

Nick aşık olduğu adamdı ama Isaac ruh eşiydi.

Fakat Senna Isaac'i hayatından kovdu... İşte tam da bu nokta da kitap tekrardan hapis kaldıkları evin kapısını açtıkları zamana dönüyor.

Hayatta kalabilmek için birbirlerine tutunuyorlar. Onları oraya kapatan kişi ortaya çıktığında öğreniyorlar ki o kişinin asıl amacı aşkı test etmekmiş. [Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.]

Onun yaptıkları yüzünden neredeyse ölüyorlardı... Çünkü o, acımasızdı. Kendini tanrı sandı. Fakat Senna o ev de hapis kaldığı süre içerisinde değişti. Isaac o değişimi başlattı. Isaac, Senna'nın kendine karşı hissettiği acıma duygusunu, şirretliğini, dünyaya haddini bildirme arzusunun hepsini aldı ve kendine yönlendirdi.

...

Siyah Damar nefesimi kesti. Soluksuz okuyacağınız, bir çok şeyi sorgulayacağınız müthiş bir romandı.  

Alın okuyun millet! ;-)


2 Mart 2015 Pazartesi

Asla Yapma / Koethi Zan (Yorum)

   Bir süredir okumak isteyip de bir türlü okuyamadığım bir kitaptı. Aslına bakarsanız bir de kitabı okumayı erteleyişimin sebebi bazı olumsuz yorumlardı. İyi ki o olumsuzlukları o kadar da uzun soluklu düşünmemişim. Çünkü okuduğuma hiç pişman olmadım Hatta çok keyif aldım.
   Psiko-gerilim türü olan bu kitap tam benlikti. Hem psikolojiye merakım hem de gerilim kitaplarına olan ilgimden dolayı iki kavramın birleşimi bana çok iyi geldi.
   Kapak da konuya gayet uygun olmuş.

   İki kız arkadaşın geçirdikleri bir kaza sonucu 'asla yapma' dedikleri bir liste yapmasıyla başlıyor hikayemiz. Asla başka bir arabaya binme, asla gece dışarıda kalma, asla yabancılara güvenme... diye gidiyor listeleri. Hayatlarını da bu doğrultuda yaşamaya başlıyorlar.
Üniversiteye başladıklarında da bu kurallar geçerli onlar için. Ama bir gün kuralları biraz esnetmek istiyor Sarah ve bir partiye katılıyorlar. Hatta biraz uzun kalıyorlar diyebiliriz. Jennifer huzursuzlanmaya başladı zaman da kendileri için kiraladıkları arabayı şirketten istetiyorlar. Asıl olaylarda burda başlıyor. Arabaya bindikleri ilk dakkalardan itibaren Sarah bir şeylerin ters gitti hissine kapılıyor. Ama bu düşünceye fazla tutunamıyor çünkü hemen uykuya alıyor. Gözlerini açtıklarında kendilerini bir mahzende buluyorlar. Fakat tek değiller. İki kız daha var. Tracy ve Christine. Tracy olayı kendince özetlemeye başlıyor. Sarah'ın bu durumda ilk aklına gelen Jennifer oluyor. Arkadaşı orta görünmüyor. Diğer kızlar bu durumun şans olduğunu söylediğinde ve işler açıklık kazandığında Sarah sonsuz işkence ve bitmek bilmeyen bir esaretin içinde bulur kendini.

   Sarah geçmişe baktığında oradan nasıl kurtulduğunu, yapılan işkenceleri ve kimseye söyleyemedikleini hala unutamamıştır. Hapisten gelen mektuplarda işleri daha da çıkmaza sokuyor onun için. Ama Sarah her şey bir kenara, Jennifer için bazı şeyleri açığa çıkarmak zorunda ve ona bunları yaşatan kişiyi hayatı boyunca hapiste tutmalı. Tabii bu o kadar kolay değildir. Tracy ve Christine'den yardım ister. Tracy ilk başlarda pek yanaşmasa da yardım etmeyi kabul eder. Ama Christine bu duruma yanaşmaz. (tabii şimdilik)

   Araştırma yaptıkça hiç bilmedikleri bir dünyanın içinde bulurlar kendilerini. KDSM içerikli bu şiddet eğilimli dünyada hem geçmişe gidecekler hem de hiç bilmedikleri bir gerçekle daha yüzleşeceklerdir.

   Kitap için yapılmış bir video var. Belki izlemek istersiniz. En azından benim anlatamadıklarımı videoda bulabilirsiniz :)


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...