Kim ne der bilmiyorum ama Elif Şafak’a hayranlığım hiçbir zaman bitmez, her zaman bende aynı duyguyu hissettirir. Araştırma oluşuna ve gerçekten gelenekselin dışında konu başlıklarında yazışına hayranım.
Son kitabı olan ’Ustam ve Ben’i bitirmiş bulunmaktayım.
Biraz havada kalan konuların olduğunu düşünsem de bence gayet başarılı bir
eserdi. Mimar Sinan ve fil baz Cihan’ın arasında geçenleri anlatan bir roman. Birçok
padişah dönemini anlatan bu roman Cihanın gözünden yazılmıştır. Cihan üvey
babasından kaçarak bin bir türlü yalanla Osmanlı sarayına sığınmış olup bu
arada Mimar Sinan’la tanışmıştır. Osmanlıca kelimelerin fazlaca olmasına rağmen
yazma dilini çok beğendim. Olay örgüsü özellikle sonlara doğru heyecan içermeye
başlıyor. Mimar Sinan’ın yapmış olduğu köprüler,camiler,hamamlar hakkında en
azından yazar ufak bir dipnot yazsaydı bence daha iyi olabilirdir. Bunun
dışında roman biraz kurgu olduğundan dolayı Mihrimah ile Cihan’ın aşkı bana pek
inandırıcı gelmedi, o yüzden bende pek bir etki yaratmadı, kısacası okumak için
okudum o bölümleri. Romanda benim en çok dikkatimi çeken saray dışındaki halkın
yaşayışları,sokakları,geçim sıkıntıları hakkında bilgi vermesi güzeldi. Tabii
en önemlisi hayvan sevgisi işte o gerçekten romanda ince ince bir nakış gibi işlenmiş.
Bir insanın bir hayvan bu kadar sahip çıkması bu kadar onun için önem taşıması
gerçekten çok güzeldi. Yazar bence
burada önemli bir konuya parmak basmış, yaratıcılığını kullanmış. Bence bunun
meyvesini emin olun almıştır.
Dua etmek ilanı aşk etmektir.Yaradan'a olanı sevdanı açık etmek.
Nedendir açılıvermemiz birdenbire hiç tanımadığımızbir insana?Nedendir dile daha evvel kimselere söylemediklerimizi,başkasına değil de tek ona?Kalbimiz gümüş tepsi içinde ikram edercesine bir yabancıya göstermemize sebep nedir?
ah Çota ne sevilesiydin sen ve Cihan sohbet etmek istemiştim seninle.
YanıtlaSilTarihe kurgunun fazlaca karıştıgı ama çok keyifle okunan oldukça akıcı bir romandı.
Çok begenmiştim ben de okudugum zaman