Canınız sıkkın, kafanızı dağıtacak, size neşe verecek bir şeyler okumak ister misiniz? Cevabınız evet mi? Hahh tamam işte bu kitap tam size göre. Neden mi? Hemen anlatayım :)
Baş karakterimiz Nazlı. Nam0ı diyar (benim ona taktığım isimlerden yalnızca biri) Çatlak Nazlı. Ya sen nasıl bir hatunsun ki kocan seni kendi evinde başka biriyle aldatırken mutfağa geçip kendine kahve yapma özgüvenini edindin. Ya da sen hatunsan biz neyiz? Dimi ama :D Anlayacağınız bizim Nazlı daha ilk dakikalar da öyle bir girdi ki mevzuya ağzım açık okumaya başladım kitabı. Ama onun çatlaklıkları saymakla bitmez. Kocasının aldatması sonucu en akıllıca ilk hareketi onu boşaması oldu. Sonra ne mi yaptı? Üniversiteye geri döndü. Yetmedi herkesin peşinden koştuğu hocasını kendisine aşık etti. Ehh tabi kendide aşık oldu. Gerçi bu adama aşık olunmaz da ne olunur ki. Adam bildiğiniz çikolatalı pasta. Ve biz kadınlar asla çikolatalı pastaya hayır demeyiz.
Neyse efendim konuyu dağıtmayalım (artık nasıl dağıtmayacaksam) Barış'ın büyük çabaları ve dünya tatlısı Peri sayesinde Nazlı kızımız ikinci kez dünya evine girmeye hak kazandı. Ama hakkını yemeyelim Barış'a az çektirmedi. Barış'ta da sabır varmış hani. Sen bul cillop gibi adamı bir de kendini naza çek. Adının hakkını vermiş kızımız.
Sanmayın ki kitap evlilikleri ile son buluyor. Tabii ki hayır. Zaten en çok güldüğüm yerlerden birisi de bu bölümlerden sonrasıydı. Nazlı'nın hamileliği, üçüz çocuk doğuracak olması hele ki Barış'ın doğum sırasında düşüp bayılması... Bu satırlar o kadar keyifliydi ki...
Uzun lafın kısası suratınız da bolca bir sırıtışa sebep olan kitapları sakın es geçmeyin. Hayat onlarla daha kolay ve güzel...
Alıntı
''Ama çok geçmeden prensi daha iyi tanımaya başlamış Rapunzel… Olmadık yerlerden çıkan kirli çoraplar, kapatılmayan klozet kapakları, egemenliği kaybedilen televizyon kumandası, sürekli açık olan spor kanalları… Derken bulutların üzerindeki yolculukları kaba etlerinin üzerine sertçe düşmeleriyle son buluvermiş.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder