Sayfalar

19 Aralık 2014 Cuma

Marslı, Andy Weir [Kitap Yorumu]


Çok güzeldi kardeşiiim!

Heyecandan ne tırnakta oje kaldı, ne de tırnak. Kitap bittiğinde, iki parmağımın da aynı anda ağzımın içinde olduğunu yeni fark ettim. :)):)) [Kabul ediyorum; rezillik]
Tanrım. Tanrım. Tanrım. Çok iyiydi!

Bilim - kurgu türünde bir çok kitap olabilir ama ''Marslı'' konusuyla, çok sağlam bir şekilde eşsizler arasındaki yerini alıyor. Daha önce ne böyle bir kitap okudum ne de böyle bir konu duydum. Yazarın kalemi de oldukça başarılıydı.
Söylesenize; bu kitabı nasıl beğenmeyeyim? Elimden düşüremedim yahu.

Gerilim dolu, eğlenceli ve sürükleyiciydi...

2014'ün en iyi bilim - kurgu romanı seçilmesine hiç ama hiç şaşırmadım. Ayrıca bu kitabın İthaki Yayınları'ndan çıkmasına da çok sevindim. İçeriği kadar görünüşü de kaliteli bir kitaptı. Hele hele ben o kapak görseline bayıldım! Üstelik kapak fotoğrafı NASA'ya aitmiş. Kitabı okuduktan sonra baktım, görünce kahkahayı patlattım. [ Kitabı okumadan beni anlayamazsınız canım. Hıh B-) ] Çünkü kitabın konusu bizler için, bizler derken astronot olmayanlardan bahsediyorum... gerçekten olmuş ya da olabilecek gibiydi. Bir an durdum, kitabın sağına soluna bakıyorum; 'yaşanmış olaydır' yazısı var mı diye. Sonra saçmalama Ceren dedim. Bu olay gerçekten yaşanmış olsa, Dünya'da duyup, bilmeyen kalmazdı.

Var ya bu kitabın film uyarlaması tek kelimeyle olağanüstü olacak. Vizyona girmesini sabırsızlıkla bekliyorum. [25 Kasım 2015'de]

İki gündür ''Marslı'' aklımı başımdan aldı. 

Gelelim konusuna:
Ben aslında bir kitabı araştırıp, en ince ayrıntısına kadar içeriğini öğrenmeyi bırak, arka kapak yazısını bile okumam. Bilmeden başlayınca, daha heyecanlı oluyor. O yüzden söz, Marslı kitabından tek bir spoi bile vermeyeceğim. [ Bunun için nasıl kendimi tutmam gerekecek biliyor musunuz? Spoi almak kötüdür ama vermek çok eğlencelidir. :)) ] ... Evet:

Altı astronot, NASA tarafından keşif ve bilimsel amaçlı Mars'a yollanırlar. Sadece Mars'a gidiş bile, uzay gemisinde geçen bir on yedi aya falan denk geliyor. Gidiş, dönüş, Mars'ta geçen süre; milyar dolarlar demek...
Her neyse... Mars'a başarılı bir şekilde iniyorlar. Fakat bir anda olaylar gelişiyor. Fırtına sonucu, Mark'ın GDF kıyafetini, bir anten deliyor. Kıyafetin bütün yaşamsal göstergeleri sapıtıyor. O kadar bir an da oluyor ki, hepsi Mark'ın öldüğünü zannediyorlar. Fırtına sebebiyle acil Dünya'ya doğru kalkışta yapmaları lazım... Eee onlar da, Mark'ı öldü sanıp mekiği kalkışa geçiriyorlar.

Mars'ta bir insan. Dünya'dan kimsenin haberi yok... Su yok, yiyecek yok, hava yok. Atmosfer, basınç bile yok.

Ben o dakika ölmüştüm... Hiç acaba ben ne yapardım, nasıl yapardım diye düşünmedim. ''Aha, ben öldüm.'' Dedim. Bu kadar. :)) Fakat Mark'ta zeka var, inanç var ve etrafındaki milyar dolarlık aletleri kullanabilecek mühendislik yeteneği var.
Sidiği suya(H2O) çevirebilen bir makinesi, Yakıtın Hidrojen'ini(H) alıp, Oksijen(o2) ile birleştirip su elde edebilecek zeka ve daha da önemlisi yeteneği var. Var yani! Aklınıza geldi diyelim, kim becerebilir? Ki ben aklıma gelemeyecek o kadar çok şey okudum ki, nefesim kesildi! Hayretler içinde soludum resmen kitabı.
Yanında getirdiği Dünya toprağı ile patatesler sayesinde, Mars'ta tarla sahibi oluyor ya! Dünya toprağını, dışkısı ve Mars toprağı ile birleştirip bakterileri elde ediyor. Patatesleri ek, kısıtlı suyunu oraya harcayabilmek için kendini ikna et. Ve hiç bir makine bozulmadığı sürece... 4 yıl boyunca Ares 4'ü Mars'ta bekle.

Yemek tarifi verirmiş gibi oldum ama, aslında bu Mars'ta nasıl hayatta kalınacağının tarifi. :)):))

Bir çok şanssızlık yaşasa da [ki buna şanssızlıktan ziyade kabus demek lazım], iyi şeyler de olmuyor değil. NASA iki ayın ardından, uydular sayesinde onun sağ kaldığını anlıyorlar. Bütün Dünya bu haberle çalkalanıyor. O sırada Ares 3 yani Mark'ın ekibi hala uzay gemisinde, Dünya'ya dönüş yolculuğundalar.
NASA kısa sürede, gene milyarlar harcayarak basit bir mekik inşa ediyor. Mark, Ares 4'e kadar dayansın diye Uzay'a ikmal yollayacaklar. Fakat kalkış sırasında, mekik parçalanıyor. Bu olaydan sonra, Ares 3 NASA'dan habersiz gemiyi geri Mars'a döndürüyorlar! Şimdi ne var bunda diyebilirsiniz. Fakat Uzay gemisi üç yüz günlük yolculuk içinse onlar sekiz yüz güne çıkardılar. Ölmeleri muhtemel...

Şu astronotların hepsi de çılgın arkadaşım! :)):))

Bir sorun daha var. Mekik Mars'a iniş yapamaz. Mark'ı yukarıdan almaları lazım. Uzay boşluğundan... Mark'ın kendini yukarı fırlatması için gereken makine; MTA üç bin küsur kilometre uzakta. Mars'ta araba kullanmak mı dedi birisi? Yüz gün bir arabanın içinde kalmayı dene. Ama ah! Arabanın dışında hiç bir yerde soluyabileceği oksijen yok! Dışarıda hava -67'lerde... [Ben şu zamana kadar hayatta kalabilseydim şu nokta da ölürdüm ama Mark bu yahu! O başarır!]  Başarıyor da... Bu noktadan sonra Dünya'da işin içine yardım amaçlı Çin bile giriyor. Çin, Amerika ve NASA. Güzel bir birleşim. Yazardan bunu beklemiyordum açıkçası, hoş bir nokta olmuş. :))

Sonra ne mi oluyor? MTA çok ağır. Kendini nasıl fırlatacak? Mark, gereksiz bir çok aleti [başka nasıl ifade edeyim bilemedim.] MTA'dan söküyor. Bunlardan biri de gövdenin ön kısmı ve pencereler. O söktüğü yeri bir branda ile kapatıyor. Bir BRANDA! Bez parçası! BEZ! Kendinizi bir branda ile korunan, kocaman bir patlamanın içinde son hız uzaya fırlattığınızı düşünebiliyor musunuz? İşte ben o ara bir kaç tırnağımdan daha oluyordum!
Fırlatmadan önce Mark diyor ki; ''Zamanı gelmişti anasını satayım.'' Ben de cevaben şunu dedim; ''Sen gebermezsen ben heyecandan gebereceğim anasını satayım.''
:)):)):))

Sonra... Benden bu kadar. Merak eden alsın, okusun. :)):)):))

Can-ı gönülden tavsiye ederim!



1 yorum:

  1. Bugün bitirdim kitabı konusu ve anlatım tarzı harika yarın filmini izleyeceğim büyük ihtimal. Nasıl olur da bu kitabı ve filmi daha önce görmem ben ya.. Okuma listesine eklemeniz gereken bi kitap, bilim-kurgu için çok iyi :)

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...