Erospa / Meltem Arıkan (Alıntılar)
''Kişinin kendini unutup giydiği elbiseyi kendi sanması ve ona uygun davranması ne büyük bir zavallılık. Hele de bunu büyük bir onurla yapıyor olması.''
''İnanmak, inandırılmak, inandırmak. Kendimizi kendimizden, kendimizi acılarımızdan, kendimizi korkularımızdan, kendimizi gerçeklerden korumak için kullandığımız acil yardım paketi. İnan, inandır... Ben neye inanıyorum acaba? Yoksa inanmaktan çoktan vazgeçmenin boşluğunda mı yüzüyorum? Bir zaman inanmıtım. İnanma!''
''Sorumluluk hisle mi, akılla mı, bilinçle mi igili yoksa; hepsinin bir araya gelmesiyle mi oluşur? İnsanlar sorumsuz oldukları için mi başkalarının hayatlarıyla hoyratça oynaya bilir? Kötülük ve iyilik yüzlerce yıldır tartışılıp dursada hiçbir şey değişmiyor, ne yazık... Belki de bu sözcükleri değiştirmek lazım. Hep aynı sözcükleri kullanmaktan yoruluyorum, artık sözcükler aynı ama içileri bomboş... Boş baloncuklarla anlaşmaya çalışıyoruz sanki.''
''Hayvanlarla insanları ayıran en büyük özellik, insanların yasaklara uyum göstermeleridir. Ancak insanlar bir yandan yasaklara uyarken, diğer yandan da onları çiğnemek isterler. Yasakları çiğnemek aynı zamanda cesaret göstermenin de bir işaretidir. Bu cesaret, aynı zamanda kişinin kendini gerçekleştirmesinin özünde yatan cesarettir.''
''İçim içime kilitliyse eğer, kendimi de içime koyup yokluğa alışabilir miyim? Yokluğu seçebilir miyim? Vardım, yok oldum. Yok olmanın ne kadar kolay olduğunu en iyi bilen ben eğil miyim? Yok olmayı seçenlerin ardından kolaycılar diye kızan... Bütün yaşamımı var olmak için harcarken, yok olmayı düşünme hakkına bile sahip değilim.''
''Sistem ancak bilgiye sahip olmakla değiştirilebilirdi, sistem ancak kişilerin korku sınırlarını aşmasıyla kendini yenileyebilirdi, sistem ancak dinlerden, ırklardan, uluslardan arındığı zaman samşmş olabilirdi.''
''Bazı şeyler sürekli kaçıyor. Uykum, huzurum, mutluluğum... Kaçanlar yetmiyormuş gibi, bir de kaçanlara inat sürekli yapışanlar var. Acımasızlıklar, çirkinlikler, duyarsızlıklar, kendine acımalar, sorumsuzluklar ve tabii hüzün... Bir yandan kaçanları yakalamaya uğraşmak, diğer yandan yapışanları temizlemeye çalışmak...''
''Herkes unutuyordu, unutmak çoğu zaman olumlanıyordu. Unutuluşların, unutulanların, unutulması gerekenlerin zafererine bir de isim verilmişti. Unutmanın, unutulmanın, unutturmanın kutsanması 'TARİH'.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder