Bir kitabın daha son satırlarını okuyup kitaplığımda ki yerine kaldırdım.
Bırakma Ellerimi kelimenin tam manasıyla bir aşk romanıydı. Kitabı okurken aklınıza pembeler, güller, kırmızılar, şiirler getirecek kadar yoğun bir aşk hikayesiydi hemde...
O aşkın içinde koskocaman bir sevgi ve o sevginin içerisinde ise huzur, mutluluk, güven vardı.
Aşk kitabı tutkunları bu romana bayılacaklar. Bende tek bir satırını atlamadan okuyup bitirdim ama çok fazla aşk romanı okuyan biri değilim; bu kadar yoğun bir aşkın anlatıldığı romanlar beni biraz boğuyor. Bu konularda soğuk bir yapım var sanırım.
Kitapta kimi yerler defalarca tekrarlanmış gibiydi fakat yine de akıcıydı diyebilirim. Kitap kendini okutuyor çünkü yazar duyguları okuyucusuna hissettire bilmiş.
Konuya gelirsek: Kitap Toprak'ın sırf boğulduğunu hissettiği için Elif'ten ayrılmak istemesiyle başlıyor. Bir an da boşanma davası açıyor bir de dava Elif'in doğum günün de görülüyor. Ve bu çiftimiz on yıldır tanışıyorlar. Önce dost sonra sevgili ardından da iki yıldır evlilerdi.
Terk edilmenin üzerine Elif yaşadığı şehri ardında bırakıyor. [Zaten erkek boşanır hayatına devam eder. Kadın boşanır her şeye baştan başlar... Lanet olasıca hayat...] İstanbul'a taşınıyor ve orada başka birini tanıyor. =))
Kader...
Ya da hayat...
Onun adı da Toprak. [Sanırım ben daha o an da küfrü basardım.]
Elif başlarda iki Toprak arasında gelgitler yaşıyor. Eski eşi piyasaya başka bir erkek çıkınca karısını geri istiyor. Tabi o zamana dek de gününü gün etmiş... Iyk ya nefretlik tam. Zaten acı biter geriye kırgınlık kalır. Nitekim öyle de oluyor.
Torak Üstüner onun geleceği, kalbi ve aşkı...
Aynı isim farklı bir adam. Güzel bir gelecek, yeni bir gelinlik... Bitmeyen bir aşk, sahip olunacak çocuklar veee
Mutlu son ^_^
Bu kitap elinizde varmi aceba
YanıtlaSil