Kitap; ‘Çocuk ve şiddet romanları’ arasında sayılabilecek en önemli eserlerden biri. Aynı zamanda da en 'sertlerinden' biri. Bu kitabı okurken şok olma haline alışacaksınız.
Nasıl anlatayım bilmiyorum. Bazı kitaplara kurulan cümleler eksik kalır ya o durumdayım. Eşekarısı Fabrikası beni de tam manasıyla bitirdi diyebilirim.
Türü belki biraz gotik çokça da psikolojik gerilim, benim halimde şuan aynen öyle.
Şaşkınlık içerisindeyim. Böyle bir kurgu ile karşılaşmayı beklemiyordum.
Arka kapak yazısını okumuş olan herkes gibi bu roman Frank'ın hikayesi sandım. Onun yaptıkları ve ona yapılanlar... Ama bu hikaye Frank'ın tüm ailesini kapsıyor diyebilirim ve ailesinde tek bir normal insan da yok. Hepsi manyak. Zır deli...
Fakat bir anlamda da bizim gibi: Aldatılmış, yanlış yola saptırılmış, intikam peşinde koşsa da ideal şeyler için çırpınan. Evet bu biziz. Hepimiziz. Hepimizin öyküsüydü Eşekarisi Fabrikası.
Feminizm yanlısı, çarpık bir kitaptı belki...
Yazarın da dediği gibi; " Çocuklar da muhtemelen yetişkinler kadar şiddet düşüncesine yatkınlar; sadece bunları koyabilecekleri sofistike bir ahlaki çerçeveleri yok o kadar."
Aslında düşünüyorum da, bence yetişkinlerin de yok.
Eşekarisi Fabrikası herkesin okuması gereken bir kitap...
''Bir keresinde saatin bakır tonlarindaki her iki ziline birden birer eşekarisi bağlamıştım, sabahları saat çaldığında o küçük çekiç her ikisini de ezerek öldürüyordu.Ve bende alarm çalmadan uyanıp onları izliyordum.''
'Bir keresinde saatin bakır tonlarindaki her iki ziline birden birer eşekarisi bağlamıştım, sabahları saat çaldığında o küçük çekiç her ikisini de ezerek öldürüyordu.Ve bende alarm çalmadan uyanıp onları izliyordum.''çok ilginç kitabı okurken yorumlara bakayım demiştim, en son okuduğum cümle buydu...
YanıtlaSil